Türkiye'nin Demografik Yapısı ve Geleceği (2010-2050)
İlki 1987 yılında olmak üzere, her yıl 11 Temmuz tarihinde, nüfusun önemli konularını ele alan bir tema ile “Dünya Nüfus Günü” kutlanmaktadır. Bu yıl dünyada işlenen ana tema “Üreme Sağlığı Hizmetlerine Tam Erişim” olarak belirlenmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu, 2012 yılından itibaren özel günlerde, günün önemine atfen yayın veya haber bülteni çıkarmaya başlamıştır. Dünya Nüfus Günü’ne özel hazırlanan bu bülten ile Türkiye’nin mevcut ve gelecekteki nüfus ve demografik yapısı ile üreme sağlığına yönelik hazırlanan bilgiler sunulmaktadır.
Haber bülteninde ve ek tablolarda yer alan Türkiye rakamları ulusal nüfus projeksiyonlarına, diğer ülkelerin rakamları ise Birleşmiş Milletlerin tahminlerine dayalı olarak verilmiştir. Ayrıca üreme sağlığı konusunda, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından 5 yılda bir gerçekleştirilen Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nın sonuçlarına da yer verilmiştir.
Türkiye nüfusunun 2050 yılında 94,6 milyon olması bekleniyor
2011 yıl ortası nüfus tahminlerine göre dünya nüfusu yaklaşık 6 milyar 974 milyon kişidir. Nüfus büyüklüğüne göre ülke sıralamasının ilk sıralarında Çin Halk Cumhuriyeti (1 milyar 348 milyon kişi), Hindistan (1 milyar 242 milyon kişi) ve Amerika Birleşik Devletleri (313 milyon kişi) yer almaktadır. Dünya nüfusunun yüzde 1,1’ini oluşturan Türkiye nüfusu (74 milyon kişi), 187 ülke arasında 18. sırada yer almaktadır.
2050 yılı nüfus tahminlerine göre dünya nüfusu 9 milyarı aşacaktır. 2050 yılında Hindistan’ın 1 milyar 692 milyon kişi ile en fazla nüfusa sahip ülke olması beklenmektedir. Nüfus büyüklüğü bakımından Hindistan’ı sırasıyla Çin Halk Cumhuriyeti (1 milyar 295 milyon kişi) ve Amerika Birleşik Devletleri (403 milyon kişi) izleyecektir. Nüfusu 2050 yılında 94 milyon 585 bin kişi olarak tahmin edilen Türkiye’nin 187 ülke arasında 19. sırada yer alması beklenmektedir.
Nüfus artış hızımız düşmeye devam ediyor
2010-2015 dönemi tahminlerine göre dünya nüfusunun artış hızı yüzde 1,1’dir. Bu dönemde, nüfus artış hızının en yüksek olduğu ülkeler arasında Nijer (yüzde 3,5), Afganistan (yüzde 3,1) ve Yemen (yüzde 3) bulunmaktadır. Nüfus artış hızının en düşük olduğu ülkeler arasında ise Almanya ve Romanya (yüzde -0,2), Ukrayna (yüzde -0,6), Bulgaristan (yüzde -0,7) bulunmaktadır. Bu dönemde Türkiye’nin nüfus artış hızı yüzde 1,3 olup 187 ülke arasında 92. sırada yer almaktadır.
2045-2050 döneminde ise dünya nüfusunun artış hızının yüzde 0,4 olması beklenmektedir. Bu dönemde, nüfus artış hızının en yüksek olacağı tahmin edilen ülkeler arasında Zambiya (yüzde 3), Nijer (yüzde 2,7) ve Somali (yüzde 2,6) bulunmaktadır. Nüfus artış hızının en düşük olacağı tahmin edilen ülkeler arasında ise Çin Halk Cumhuriyeti ve Portekiz (yüzde -0,6), Bosna-Hersek (yüzde -1) yer almaktadır. Bu dönemde Türkiye’nin nüfus artış hızının yüzde 0,2 ile 187 ülke arasında 109. sırada yer alacağı tahmin edilmektedir.
Türkiye’nin 2050’lerde ortanca yaşının 40 olması bekleniyor
Ortanca (medyan) yaş, nüfusu oluşturan kişilerin yaşları, küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşını ifade etmektedir. Buna göre nüfusun yarısı bu yaştan küçük, diğer yarısı da bu yaştan büyüktür. Ortanca yaşın ileri yaşlarda bir değer alması, o ülkenin daha yaşlı bir nüfusa sahip olduğunu göstermektedir. Ortanca yaşın genç yaş grubunda olması, o ülkedeki çocuk ve genç nüfusunun fazla olduğunu göstermektedir. 2010 yılı tahminlerine göre dünya nüfusunun ortanca yaşı 29,2’dir. Ortanca yaşın en yüksek olduğu, diğer bir ifade ile en yaşlı nüfusa sahip ülkeler arasında Japonya (44,7 yaş), Almanya (44,3 yaş) ve İtalya (43,2 yaş) yer almaktadır. Ortanca yaşın en düşük olduğu ülkeler arasında ise Afganistan (16,6 yaş), Mali (16,3 yaş) ve Nijer (15,5 yaş) bulunmaktadır. Ortanca yaşı 28,9 olan Türkiye, 186 ülke arasında 80. sırada yer almaktadır.
2050 yılında dünya nüfusunun ortanca yaşının 38 olacağı tahmin edilmektedir. Ortanca yaşın en yüksek olacağı tahmin edilen ülkeler arasında Bosna-Hersek (53,2 yaş), Japonya (52,3 yaş) ve Portekiz (52,1 yaş) yer almaktadır. Ortanca yaşın en düşük olacağı tahmin edilen ülkeler arasında ise Nijer ve Malavi (19,6 yaş), Zambiya (17,9 yaş) bulunmaktadır. 2050 yılında ortanca yaşı 40,2 olarak tahmin edilen Türkiye’nin 186 ülke arasında 89. sırada yer alması beklenmektedir.
Ülkemizde kaba doğum hızı 2050’lerde binde 11,5’e düşüyor
Genellikle 1.000 nüfus başına düşen doğum sayısı olarak ifade edilen kaba doğum hızı, 2010-2015 dönemi tahminlerine göre dünyada binde 19,2’dir. Kaba doğum hızının en yüksek olduğu ülkeler arasında Nijer (binde 47,7), Zambiya (binde 46,5) ve Mali (binde 45) yer almaktadır. Kaba doğum hızının en düşük olduğu ülkeler arasında ise Almanya (binde 8,7), Japonya (binde 8,5) ve Bosna-Hersek (binde 8,2) bulunmaktadır. Kaba doğum hızı binde 17 olan Türkiye, 186 ülke arasında 109. sırada yer almaktadır.
2045-2050 dönemi tahminlerine göre dünyada kaba doğum hızının binde 14,2 olması beklenmektedir. Bu dönemde, kaba doğum hızının en yüksek olacağı tahmin edilen ülkeler arasında Zambiya (binde 36,9), Somali (binde 33,6) ve Malavi (binde 33,2) bulunmaktadır. Bu dönemde kaba doğum hızının en düşük olacağı varsayılan ülkeler arasında ise Portekiz (binde 7,9), Bosna-Hersek (binde 7,4) ve Katar (binde 6,2) bulunmaktadır. Kaba doğum hızı binde 11,5 olarak tahmin edilen Türkiye’nin, 186 ülke arasında 106. sırada yer alması beklenmektedir.
Ülkemizde toplam doğurganlık hızının 2050’lerde 1,8 olması bekleniyor
Toplam doğurganlık hızı; bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca (15-49 yaşları arasında) yaşayacağı ve belirli yaşa özel doğurganlık hızını takip edeceği varsayımı altında ortalama doğurabileceği canlı çocuk sayısıdır. Bu değerin 2,1’in altına düşmesi, nüfusun kendisini yenileyememesi anlamına gelmektedir.
2010-2015 dönemi tahminlerine göre dünyada kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı 2,5’dir. Toplam doğurganlık hızının en yüksek olduğu ülkeler arasında Nijer (6,9), Somali (6,3) ve Afganistan (6) yer almaktadır. Toplam doğurganlık hızının en düşük olduğu ülkeler arasında ise Japonya ve Avusturya (1,4), Bosna-Hersek (1,1) bulunmaktadır. Toplam doğurganlık hızı 2,1 olan Türkiye, 186 ülke arasında 114. sırada yer almaktadır.
2045-2050 dönemi tahminlerine göre dünyada kadın başına düşen ortalama çocuk sayısının 2,2 olması beklenmektedir. Bu dönemde toplam doğurganlık hızının en yüksek olacağı varsayılan ülkeler arasında Zambiya (4,5), Somali (4,4) ve Nijer (4,2) gelmektedir. Toplam doğurganlık hızının en düşük olacağı ülkeler arasında ise Fas (1,7), İran (1,6) ve Umman’ın (1,5) bulunacağı tahmin edilmektedir. Bu dönemde, toplam doğurganlık hızının 1,8 olacağı tahmin edilen Türkiye’nin, 186 ülke arasında 126. sırada yer alması beklenmektedir.
Ülkemizde kaba ölüm hızının 2050’lerde binde 9,7’ye yükselmesi bekleniyor
Genellikle 1.000 nüfus başına düşen ölüm sayısı olarak ifade edilen kaba ölüm hızı, 2010-2015 dönemi tahminlerine göre dünyada binde 8,2’dir. Kaba ölüm hızının en yüksek olduğu ülkeler arasında Ukrayna (binde 16,2), Çad (binde 15,5) ve Bulgaristan (binde 15,2) yer almaktadır. Kaba ölüm hızının en düşük olduğu ülkeler arasında ise Bahreyn (binde 2,8), Katar (binde 1,5) ve Birleşik Arap Emirlikleri (binde 1,4) bulunmaktadır. Kaba ölüm hızı binde 6,3 olan Türkiye, 186 ülke arasında 128. sırada yer almaktadır.
2045-2050 dönemi tahminlerine göre dünyada kaba ölüm hızının binde 9,9 olması beklenmektedir. Bu dönemde, kaba ölüm hızının en yüksek olacağı tahmin edilen ülkeler arasında Bosna-Hersek (binde 16,7), Bulgaristan (binde 16,6) ve Ukrayna (binde 16) bulunmaktadır. Bu dönemde kaba ölüm hızının en düşük olacağı tahmin edilen ülkeler arasında ise Irak (binde 4,4), Filistin ve Yemen (binde 4,1) yer almaktadır. Kaba ölüm hızı binde 9,7 olarak tahmin edilen Türkiye’nin, 186 ülke arasında 83. sırada yer alması beklenmektedir.
Ülkemizde bebek ölüm hızı 2050’lerde binde 5,3’e düşüyor
Bebek ölüm hızı, belli bir yıl içindeki her 1.000 canlı doğan bebek için bir yaşını doldurmadan ölen bebek sayısıdır. 2010-2015 dönemi tahminlerine göre dünyada bebek ölüm hızı binde 41,8’dir. Bebek ölüm hızının en yüksek olduğu ülkeler arasında Afganistan (binde 124,5), Çad (binde 123,9) ve Somali (binde 100) bulunmaktadır. Bebek ölüm hızının en düşük olduğu ülkeler arasında ise Japonya (binde 2,6), Lüksemburg (binde 2,3) ve Singapur (binde 1,9) bulunmaktadır. Bebek ölüm hızı binde 12,2 olan Türkiye, 186 ülke arasında 120. sırada yer almaktadır.
2045-2050 dönemi tahminlerine göre dünyada bebek ölüm hızının binde 23,4 olması beklenmektedir. Bu dönemde, bebek ölüm hızının en yüksek olacağı tahmin edilen ülkeler arasında Afganistan (binde 66,6), Çad (binde 59) ve Somali (binde 48,1) bulunmaktadır. Bu dönemde bebek ölüm hızının en düşük olacağı tahmin edilen ülkeler arasında ise İsrail (binde 2), İzlanda ve Singapur (binde 1,9) yer almaktadır. Bebek ölüm hızı binde 5,3 olarak tahmin edilen Türkiye’nin, 186 ülke arasında 133. sırada yer alması beklenmektedir.
Ülkemizde doğuşta beklenen yaşam süresi 2050’lerde 79 yıla çıkıyor
Doğuşta beklenen yaşam süresi, yeni doğmuş bir bireyin yaşamı boyunca belirli bir dönemdeki yaşa özel ölümlülük hızlarına maruz kalması durumunda yaşaması beklenen ortalama yıl sayısıdır.
2010-2015 dönemi tahminlerine göre dünyada doğuşta beklenen yaşam süresi 69 yıldır. Doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu ülkeler arasında Japonya (83,7 yıl), Avustralya (82,1 yıl), İtalya (82 yıl) ve İsveç (81,7 yıl) bulunmaktadır. Doğuşta beklenen yaşam süresinin en düşük olduğu ülkeler arasında ise Mozambik (51 yıl), Afganistan (49,3 yıl) ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti (48,9 yıl) bulunmaktadır. Doğuşta beklenen yaşam süresi 74,6 yıl olan Türkiye, 186 ülke arasında 75. sırada yer almaktadır.
2045-2050 dönemi tahminlerine göre dünyada doğuşta beklenen yaşam süresinin 76 yıl olması beklenmektedir. Bu dönemde, doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olacağı varsayılan ülkeler arasında Japonya (87,4 yıl), İsviçre ve Avustralya (86 yıl) gelmektedir. Bu dönemde doğuşta beklenen yaşam süresinin en düşük olacağı tahmin edilen ülkeler arasında ise Çad (63,2 yıl), Afganistan (62,8 yıl) ve Lesoto (58 yıl) yer almaktadır. Doğuşta beklenen yaşam süresi 78,5 yıl olarak tahmin edilen Türkiye’nin, 186 ülke arasında 99. sırada yer alması beklenmektedir.
Üreme sağlığı hizmetlerinden yararlanan anne ve bebek sayısı artıyor
Anne ve çocuk sağlığına yönelik hizmetlerin kullanımına ilişkin olarak, özellikle doğum öncesi bakım, doğum ve doğum sonrası bakım hizmetlerinde önemli gelişmeler kaydedilmiştir.
Kadınların yüzde 90’ı doğum öncesi bakımı doktordan alıyor
1993 yılında, kadınların yüzde 62’si doğumlarında en az bir kez sağlık personelinden (doktor, hemşire/ebe) doğum öncesi bakım alırken bu oran 2008 yılında yüzde 90’a yükselmiştir. Bu oran, 1998 yılında yüzde 68, 2003 yılında ise yüzde 81’dir.
Doğum öncesi bakım, anne yaşı genç olan kadınlarda daha yüksektir. 2008 yılında anne yaşı genç olan kadınların yüzde 93’ü, 35 yaş ve üzeri kadınların yüzde 86’sı doğum öncesi bakım almıştır. Ayrıca, kadınların eğitim düzeyi arttıkça doğum öncesi bakım alanların da oranı artmaktadır. Eğitimi olmayan kadınların yüzde 78’i, lise ve üzeri eğitime sahip olan kadınların ise yüzde 99’u doğum öncesi bakım almaktadır.
Kadınların yüzde 90’ı doğumlarını bir sağlık kuruluşunda gerçekleştiriyor
1993 yılında, kadınların yüzde 60’ı doğumlarını bir sağlık kuruluşunda gerçekleştirmekte iken 2008 yılında bu oran yüzde 90’a yükselmiştir. Doğumlarını bir sağlık kuruluşunda gerçekleştiren kadınların oranı 1998 yılında yüzde 73, 2003 yılında ise yüzde 78’dir. 2008 yılında, kentsel yerleşim yerlerinde doğumların yüzde 94’ü, kırsal yerleşim yerlerinde ise yüzde 79’u bir sağlık kuruluşunda gerçekleşmiştir.
Doğumların yüzde 91’i eğitimli sağlık personelinin yardımı ile gerçekleşiyor
1993 yılında, doğumların yüzde 76’sı eğitimli sağlık personelinin yardımı ile gerçekleştirilmekte iken bu oran 2008 yılında yüzde 91’e yükselmiştir. Sağlık personeli yardımıyla gerçekleştirilen doğumların oranı 1998 yılında yüzde 81, 2003 yılında ise yüzde 83’tür.
2008 yılında, doğumların yüzde 64’ü doktor, yüzde 27’si ise hemşire/ebe tarafından yapılmıştır. Kentsel yerleşim yerlerinde, doğumların yüzde 96’sı sağlık personeli yardımı ile yapılırken, kırsal yerleşim yerlerinde ise bu oran yüzde 80’dir.
Kadınların sezaryen ile doğum yapmaları giderek artıyor
Türkiye’de sezaryen ile doğum oldukça yaygındır. 2008 yılında doğumların yüzde 37’si sezaryen ile yapılmıştır. Bu oran 1993 yılında yüzde 8, 1998 yılında yüzde 14, 2003 yılında ise yüzde 21’dir.
Sezaryen ile doğum yapma oranı annenin yaşıyla birlikte artmaktadır. Sezaryen ile doğum, 2008 yılında kentsel yerleşim yerlerinde yüzde 42 iken, kırsal yerleşim yerlerinde yüzde 24’tür. Eğitimi olmayan kadınların sezaryen ile doğum yapma oranı yüzde 19 iken lise ve üzeri eğitime sahip olan kadınların sezaryen ile doğum yapma oranı yüzde 60’dır.
Kadınların yüzde 82’si doğum sonrası bakımı sağlık personelinden alıyor
Kadınların yüzde 82’si doğum sonrası ilk bakımını sağlık personelinden (doktor, hemşire/ebe) almıştır. Doğum sonrası anne ve bebek bakımı, doğumun sağlık kuruluşlarında gerçekleştirilme oranıyla ilişkili olarak artmaktadır.
Bebeklerin doğumdan itibaren sağlık kontrollerinin yapılması bebek ölümlerinin önlenmesi açısından önemlidir. Türkiye’de bebeklerin yaklaşık yüzde 90’ı sağlık personelinden bakım almakta olup bu bebeklerin yüzde 67’sinin sağlık kontrolü doğumdan sonraki dört saat içinde yapılmaktadır.