Tarihten Nükteler
Albert Einstein'ı bilmeyenimiz yoktur. Ünlü fizik profosörü birgün arabasıyla
bir konferansa gider. Şoförüyle konuşmaktadır ve şoförü:
-Siz hep konferanslarda aynı şeyleri söylüyorsunuz dikkat ettim de; ben bile
hepsini ezberledim, sizin yerinize dahi konuşabilirim.
-O halde bu konuşmayı benim yerime sen yap. Nasıl olsa gittiğimiz konferansta
beni sima olarak tanımıyorlar.
Bu konuşmadan sonra şoförü onun yerine kürsüde konuşma yapmış ve Einstein da
onun şoförü olarak orada yer almış. Şoförü, dediği gibi konuşmasını aynen
Einstein gibi yapmış, virgülünü dahi atlamadan. Sonra dinleyiciler kürsüdeki
sahte Einstein'a sorular sormaya başlamışlar. Hepsini bir şekilde cevaplamış,
ancak son gelen soruda afallayıp kalmış. Sonunda kıvrak zekasını kullanarak:
-Yani, öyle kolay bir soru sordunuz ki bu soruyu benim cevaplamama bile gerek
yok; şoförün dahi bu sualin yanıtı bilebilir.
Eliyle Einsten'i işaret etmiş ve o tabii ki bu cevabı vermiş.
***
Benjamin Franklin'e sormuşlar: Acaba ruh ölümsüz müdür? Cevabı ise: "Bugüne
kadar bu meseleyle meşgul olamadım, bundan sonra da olmayı lüzumsuz
buluyorum. Çünkü ihtiyarım, nasıl olsa pek yakında hiçbir zahmete gerek
kalmadan gerçeği öğreneceğim."
***
Abraham Lincoln ABD eski başkanıdır. Sima olarak da yakışıklı değildir.
Birgün politik bir tartışma koptuğunda muhalefetten biri: "Bu adam
ikiyüzlünün teki, inanmayın." demiş. Lincoln ise: "Ya ben ikiyüzlü olsam,
neden bu yüzü kullanayım ki?"
***
ABD başkanı George Wahsington'un sekreteri birgün işe geç kalır ve mazereti
şudur: "Efendim, saat geri kaldı, o nedenle geciktim." Washington'un cevabı
ise: "O halde ya sen kendine yeni bir saat almalısın, ya da ben yeni bir
sekreter!"
***
İngiltere eski başbakanı Winston Churchill doğum gününde genç bir fotoğrafçı:
"Umarım 100. doğum gününüzün de fotoğrafını çekebilirim." Churchill genci
şöyle bir süzmüş ve: "Niye mümkün olmasın delikanlı, bana oldukça zinde ve
sıhhatli görünüyorsun!"
***
Varlıklı bir adam çok içmiş ve tüm denizi içebileceğini iddia etmiştir; ve
kaybettiği takdirde de evini, arazisini kazananlara verecektir. Ertesi gün
uyandığında yaptığının ne kadar saçma olduğunu anlar, ama bir iddiaya
girmiştir bir kere. Yunanlı bir filozof ona bu konuda yardım eder. O gün
iddiaya girdiği kişilerle karşılaşır ve: "İddia hala geçerlidir, denizin
içeceğimi söylemiştim ancak bir sorun var. Ben sadece bu denizin suyunu
içerim diye bahse girdim, denize dökülen ırmakları ve çayları içmem söz
konusu değil. Irmak ve çayların yönünü değiştirirseniz denizi içerim."
***
Birgün Sokrates'e sormuşlar neden filozof olduğunu. Yanıtı ise: "Evlenin,
karınız iyiyse mutlu, değilse filozof olursunuz!"
***
Büyük İskender'den birgün bir dilenci para istemektedir. Aralarında şu
diyalog geçiyor:
-Az bir şey olsa ihsan etmez misiniz?
-Az şey vermek bana layık değildir.
-O halde çok ihsan ediniz.
-O da sana layık değildir.
***
Julius Cesar büyük bir imparatordu. Afrika'ya ayak bastıklarında dengesini
kaybederek yere kapaklanır; büyük bir imparatorun böyle bir zafiyet
göstermesi o zamanlar düşünülemezdi ve o an kendini şöyle kurtardı kumlara
sarılarak: "Ey Afrika! Sonunda sana sahip oldum ve asla bırakmaya niyetim
yok!
***
Napoleon Bonaparte bir İspanyol kralını devirmişti; ve kral o eziklik içinde:
"Siz para için savaşıyorsunuz. Biz en azından onurumuz ve şerefimiz için
savaşıyoruz." Napoleon'un cevabı ise: "Doğruyu söylüyorsunuz, kimin neye
gereksinimi varsa onun için savaşır."
***
Bernard Shaw'la evlenmek isteyen bir bayan: "Dünyadaki en iyi beyin sizde, en
güzel beden de bende. Evlenmemiz sonucu olacak çocuğu bir düşünsenize,
kusursuz olacak!" Shaw şu şekilde cevap verir: "Ya aklı senin gibi, bedeni
benim gibi olursa ne yapacağız?"
***
Eğer bir adamın sağ ayağı kızgın bir soba üzerinde, sol ayağı ise buz içinde
blunsa, istatikçi o adamın ortalama olarak rahat olduğunu söyler.
***
Bir filozofa sorarlar: Şansa inanır mısınız? o da cevaplar: "Evet, yoksa
haketmeyen insanların başarısını nasıl açıklardım!