Tarihten Nükteler
Fatih Sultan Mehmed, adamları ile gezerken, yanına sokulan dilenciye bir altın vermiş. Dilenci parayı alınca:
-Aman Sultanım, demiş. Koskoca bir padişah, kardeşine bu kadar az para verir mi?
Fatih Sultan Mehmed, nereden kardeş olduðunu sorunca, dilenci:
-ıkimiz de demiş, Hazreti Âdem'in çocukları deðil miyiz? Elbet kardeşiz.
Sultan Fatih:
-Bunu sakın başkasına söyleme, diğer kardeşleriniz de pay isterse, sana bu bile düşmez.
İngiliz Büyükelçisi, eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan 'Ya Hafîz' -Muhafaza eden Allah- levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizâde Fuad Paşa'ya bunların ne olduğunu sormuş. Fuad Paşa, ıngiliz'in anlayacağı dille cevap vermiş:
- O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta şirketinin levhalarıdır.
Bazı büyük adamların ölümlerinden sonra yaşadıkları evlerin üzerine birebirinden farklı ifadelerin yer aldığı levhalar asılırmış.ışte böylesine bir konunun konuşulduğu bir toplantıda şair Florinalı Nazım, Süleyman Nazif'e sormuş:
"Üstad! Sizce ben öldükten sonra evimin kapısının üstüne ne yazarlar?"
Soruya muhatap olan Süleyman Nâzif, şu cevabı vermiş:
"Kiralık daire!..."
Ahmak bir adamın eline " Kıyafet ılmi " ne dair bir kitap geçer. Okurken şöyle bir yazı görür:"Bir adamın başı küçük, sakalıyla boyu uzun olursa aklı az olur." Meğer herifinde kitabın tarif ettiği gibi başı küçük, sakalıyla boyu uzundur, kendisini bu tarifin dışına çıkarmak ister. Ne yapması gerektiğini düşünür. Başını büyültmenin imkanı olmadığı gibi, boyunu kısaltması da mümkün değildir. "Bari sakalımı olsun küçülteyim" diyerek şamdanı eline alır. Bir eliyle de sakalının yarısını tuttuktan sonra ikinci yarısını şamdanın alevine yaklaştırır. Birazı yanıp da sıcaklık parmaklarvnın uçlarına dokununca elini çeker. Yüzü cascavlak kalır. Bunun üzerine hokkayı kalemi eline alarak kitabın kenarına şunları yazar:
- Tecrübe ile sabittir.