Orhan Kılıçoğlu Yazdı; Oğluma Vasiyetimden Küçük Bir Bölümdür
Orhan Kılıçoğlu│Kasım 08, 2016
Oğluma Vasiyetimden Küçük Bir Bölümdür
''Ülkücü ve Türkçü bir baba olarak, yine kendim gibi ülkücü olarak yetiştirmeye gayret sarfettiğim oğluma hitaben yazıp kendisine teslim ettiğim vasiyetimin sadece küçük bir bölümünü, bugün siz değerli kardeşlerimle paylaşmak istedim''
OĞUL!
Devletine sahip çık.
Devlet; HZ. NUH`UN gemisi gibidir!
Türk ordusu ise namusun teminatıdır, ona ancak namussuzlar,
ırzına değer vermeyen soysuzlar saldırabilirler.
OĞUL!
Milletini sev, gerektiğinde yılanın gömleğinden sıyrılışı gibi dünya sevgisinden sıyrılarak, onun uğrunda gözünü kırpmadan ölüme atıl. Millete mahsus olan devlet çeşmesinden sakın hakkın olmayan ruhsatsız bir yudum dahi su içme. Devlet çeşmesinden ruhsatsız su içenler, vallahi ecel yatağında ölümün o sonsuz hararetiyle su su diye inleyip, bir damla dahi su içemeyerek, kıvrana kıvrana can verirler!
OĞUL!
Günümüzde öylesi insanlar türediler ki devletin çeşmesine hortum bağlayıp tankerlerini doldururlarken, muhtaçlar ise bir yudum suya, bir lokma ekmeğe hasretler! Devletin çeşmesine hortum bağlayıp, tanker tanker su çekenlerin ölümleri o kadar korkunç olacaktır ki SU SU SU DİYE İNLEMELERİ, acı bir siren sesi olup kilometre uzaktan duyulacaktır, bu pek yakındır. Can verirken, Azrail tarafından ölüm döşeğinden kaldırıp, 1150 odalı AK- SARAYIN her bir odasında kendisine özel serilmiş ölüm döşeğine yatırılarak, her odada ayrı ayrı olmak üzere tam 1150 kere canı alınacaktır!
OĞUL!
Allah`a teslimiyet içinde yaşayanlar hiç bir şeyden korkmazlar!
Din, vatan ve namus uğruna verilmesi gereken mücadele esnasında korku iman zafiyetindendir. Korku, düştüğü gönüllerden kendi hacmi kadar imanın eksilmesine sebep olur!
Gerektiğinde kalemi eline,
Bazen sözü diline,
En son ise, lüveri beline alacaksın:
Çünkü ben seni ülkücü olarak yetiştirdim!
OĞUL!
Sırtını vereceğin insanların asil ve asalet sahibi olmaları gerektiğini unutma!
ASALET;
Kendi şahsi geleceğini vatanın geleceği noktasında yok sayarak; maddi ve manevi bütün imkanların vatanın yüksek menfaatlerine amade kılınabilmesi hadisesidir!
Bu şuura erebilmek içinse; 1947 kışının soğuk bir gecesi PARİS`de Sen Nehri'nin kenarında donarak ölen Kırımlı Türk gencinin cebinden çıkan PARİS AKŞAMLARI ŞİİRİ`ni sık sık okumalısın ki vatan nedir anlayabilesin!
OĞUL!
Bağrında VATAN YARASI diye bir yaran olsun, göz göz - pare pare - lif lif bir mübarek yara.
Her gün kanasın ıstırap çek, inle, dövün, bir ömür hiç kapanmasın ve sakın bu VATAN YARANA bir merhem sürüp savdırma.
Dünya ve içindekilere meyledip rahata kavuşabilme uğruna, bağrında zonklayan bu "VATAN YARASINI" savdırmaya çalıştığın an bil ki artık sen de; mutfakla tuvalet arasına döşenmiş onluk pimapen borusun ve hiç bir şeysin!
Sen, bağrında sana acı çektiren bu vatan yarasıyla güzelsin!
OĞUL!
Sen vatan için çırpınarak, Türk milletinin namusu, dini ve bekası uğruna yılmadan, yıkılmadan, büyük bir aşk, şevk, sevda, heyecan ve sarsılmaz bir iman içinde RIZA-I BARİ`yi gözeterek mücadeleni sürdürdüğün müddetçe;
Hz. Musa gibi Firavunlar çıkacaktır yoluna.
Hz. İbrahim gibi seni ateşe atmak için Nemrutlar takılacaktır peşine.
OĞUL!
Yeter ki sen imanlı ve ihlâslı ol!
Firavun`u boğan, Nemrut`u helâk eden Rabbinle ol!
Ve dahası;
Genlerindeki Türklük mağması her an harekete geçecek hararette hazır bekleyen bir yiğit ol!
Orhan Kılıçoğlu