Mehmet Akif Ersoy'dan Nükteler

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un verdiği hazır cevapları, nükteleri ve kapak sözlerini sizler için derledim. Buyurun okuyun.

İçeri Sokamıyoruz
Bir Fransız yazar, Mehmet Akif Ersoy’a:
-Kadınlarınızı evden çıkartmadığınız doğru mu? diye sorduğunda,
Mehmet Akif: Daha önceleri öyleydi, karşılığını vermiş. Fakat şimdi dışarı çıkarttık ve bir türlü içeri sokamıyoruz!

Ülkemiz Ne Zaman Gelişir
Mehmet Akif’e sormuşlar. Bu ülke ne zaman gelişir? diye,
O’da cevap vermiş; “Cuma Namazına gelen cemaat, Sabah Namazına da geldiği zaman.”

Meclis
Bir dost meclisinde Mehmed Akif gayet hararetli bir şeyler anlatmaktadır. Sonradan görme zenginin biri bu meclise gelir selam verir ancak herkes Akif’i dinlediğinden kimse duymaz selamı ve almazlar dolayısıyla.
Adam Akif’e sataşmak için. “Ooo Üstad ne sallıyon yine?” der.
Akif istifini bozmadan: “Senin ne kadar iyi bir insan olduğunu sallıyorum.”

Susturucu Tedavi
Zamane gençlerinden biri, bir toplantıda Mehmed Âkif’i küçük düşürmeye çalışıp:
– “Affedersiniz, demiş. Siz baytar mısınız?”
Mehmed Âkif, hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
– Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?

Sağlam İş
Mehmed Âkif, Berlin’den döndüğünde sormuşlar:
– Berlin’de ne var ne yok üstad!
Şöyle cevap vermiş:
– Gördüğüm kadarıyla işleri dinimiz gibi sağlam; dinleri ise işlerimiz kadar çürük.

Akif’in Arapçası, Mısırlının Türkçesi
Bir ara Ezher üniversitesinde hocalık yapan Mehmed Akif’e dostlarından biri sorar:
-Nasıl Arapçanızı bayağı geliştirdiniz mi?
Akif ise şu cevabı verir: Oradaki Mısırlı Talebelerle şu anlaşmayı yaptım:
– “Siz benim Arapçama gülmeyin, ben de sizin Türkçenize…”
Böylece idare edip geçinip, gidiyoruz demiş.

Ellerimi Kirletemem
Mehmet Akif henüz ellerini yıkamış, Neyzen Tevfik ise haftalardır yıkanmamış, kirli bir havluyu Akife uzatarak ellerini silmesini, kurulamasını istemiş. Temizlik konusunda oldukça titiz davranan Akif havluyu reddederek şu cevabı vermiş:
“Hayır dostum! Ellerimi yeni yıkadım…”

Batıcı Gençlere
Adana’ya giden Akif orada Anadolu gençlerinin bilardo oynadığını görünce şu şiiri yazıvermiştir:
“Ayran daha midesinde kaynar.
Kalkmış da teres bilardo oynar.”

Vefa Duygusu
Akif’in yakın dostlarından Ali Şevki Bey İstanbul’daki vefa yokuşundan bahseder ve derin bir ah çeker. Akif ise:
– “Efendim, bu günkü nesil o yokuşu çoktan dümdüz etti.” Cevabını yapıştırıvermiş. (Yani bugünkü nesil Vefa Meydanını yok ettiği gibi, vefa denilen o erdemli kavramı da unuttular, vefasızlık tavrına büründüler.)

Kibirli Hoca
Akif kibirli, gururlu insanları hiç sevmezmiş. Yakın dostlarından biri olan Ali Şevki Hoca ise oldukça gururlu, kendini kasan, insanları küçümseyen biriymiş. Hele Avrupa’ya gidip geldikten sonra iyice abartmış, havasından geçilmez olmuş. Bir gün bir mecliste Akif bir fırsatını bulup hocaya şunu demiş:
– “Siz insanlara eskiden Fatih’in minaresinden bakardınız, şimdi ise Eyfer Kulesi’nden bakıyorsunuz.”
(O zamanın insanına, kendini düzeltmesi için, bu kadar bir eleştiri yeterdi. Şimdiki gururlu insanlara bu tür ince hakaretler Nisan yağmuru gibi gelir.)

Bilmediği İşleri Yapanlara
Vefa Lisesi Edebiyat Öğretmeni Süleyman Fehmi Bey Fransızca bir eseri Türkçe’ye çevirmiş. Kitabı Mehmed Akif’e gösterip fikrini soran Mithat Cemal Bey’e şu cevabı vermiş:
– “Hiç bilmediği bir dilden, az bildiği bir dile tercüme yapmış.”

Memleketin Ahvali
Avrupa’yı dolaşıp gelen Akif’i yakın dostları ziyaret ederler ve bu arada memleketi nasıl gördüğünü, memleketin o günkü durumu hakkında yorum yapmasını isterler. Akif ise şu değerlendirmeyi yapar:
– “Berlin elçisi oturmuş tefsir yazıyor, Fatih’teki hocalar ise siyaset konuşuyorlar. Artık ülkenin durumu hakkında başka yorum yapmama gerek var mı?”
Mehmed Akif herkesin kendi uzmanlık alanında uğraşmasını ister. Hiç bilgisi olmadığı halde İslami konularda yorum yapmağa, Fıkıh üretmeğe, içtihad yapmaya yeltenenlere karşı yazdığı uzunca bir şiirin sonunu şöyle bağlar:
Sokarsa burnunu herkes düşünmeden her işe;
Kalır selâmet-i milliyyemiz öbür gelişe!
Neden vezâifi taksîme hiç yanaşmıyoruz?
Olursa bir kişinin koltuğunda on karpuz,
Öbür gelişte de mümkün değil selâmetimiz!
Yazık, yazık ki, bu yüzden bütün felâketimiz.
İşin reculleri kimlerse çıksın orta yere;
Ne var, ne yok, bilelim, hiç değilse, bir kerre.
Sabahleyin mütefelsif, ikindi üstü fakîh;
Sular karardı mı pek yosma bir edîb-i nezîh;
Yarın müverrih; öbür gün siyâsetin kurdu;
Bakarsın: Ertesi gün İCTİHÂDa pey vurdu!…
Hülâsa bûkalemun fıtratında züppelerin
Elinde maskara olduk… Deyin de hükmü verin!”

Hocan da Senin Gibi
Adamın biri mevlid okurken bazı yerleri oldukça belirgin bir şekilde yanlış okur. Akif birkaç kez düzeltmeye çalışsa da adam hiç tınmaz ve kendini beğenen bir eda ile “Ben hocamdan böyle öğrendim” deyince kibarlıktan anlamayan bu zata Mehmed Akif şu cevabı yapıştırmış:
– “Hocan da az cahil değilmiş.”

Maymuna Dönmüş
Aynı kültürü paylaşmadıkları ve bir türlü yıldızlarının barışmadığı Tevfik Fikret Mehmed Akif’in sakal bıraktığını görünce Akif’e takılmak istemiş ve alaylı bir üslupla şöyle demiş:
– Aaaa!!!… Akifciğim, maymuna dönmüşsünüz.
Hiç istifini bozmayan Akif karşısından duran Tevfik Fikret’e sırtını dönerek:
– O zaman duvara döneyim, bari.” demiş.

Dünyanın Binbir Türlü Hali
Gazeteci yazar Mehmed Şevket Eygi’nin babası oldukça hastalanmış. Mehmed Akif de bu çok sevdiği fakat oldukça da cimri olan yakın dostunu ziyarete gitmiş. Hal hatırdan sonra iyice bitkin olduğunu gördüğü dostuna;
– Dostum, biraz paranıza kıysanız, bir tavuk alsanız da bir çorba yapıp yeseniz. Belki biraz kendinize gelirsiniz” demiş.
Hasta dostu ise para harcamaya yaklaşmadığı için:
– Olur mu Akifciğim! Dünyanın binbir türlü hali var! İnsanın başına her şey gelebilir. Öyle hemen israf yapmamalı, parayı çarçur etmemeli” demiş. Bunun üzerine Akif:
– Yahu kardeşim! Binbir türlü halin bin tanesi başınıza gelmiş. Kesenin ağzını açmanız için son bir tanesinin de gelmesini mi bekliyorsun” diye nükteyi yapıştırıvermiş.

Çok Yüzlüler
Mehmed Âkif, iki yüzlü insanlara çok kızardı. Bir gün bir arkadaşına şöyle dedi:
– İki yüzlüleri artık sever hale geldim. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım.

Sayfa Bülteni

Soru ve görüşleriniz için yorum yapın: