Karay (Karaim) Türkleri
Hazarlar, İdil kıyıları ve Kırım yarımadası arasında Hanlık/Devlet kuran Türk halkları birliğidir. Hazar tek başına bir kavim adı olmayıp Ön Bulgarlar, Sibirya Sabar (Sabir, Suvar) Türkleri ve Batı Göktürk boyları topluluğudur. Bulgarlar gibi Hun birliği içinde yer alan ve bu birliğin dağılmasının ardından Göktürk Devleti’ne tâbi olan Hazarlar, 558 yılında bu devletin batı kolu şeklinde Hazar Devleti’ni kurdular. Hazarlar Kuzey Kafkasya’daki hâkimiyetlerini pekiştirdikten sonra Persler ve Bizanslılar üzerine akınlar yapmaya başladılar. 630 yılında Doğu Göktürk Devleti dağılınca bağımsızlıklarını ilan ettiler ve Batı Karadeniz kıyılarına kadar ilerlediler, Hazar denizine adlarını verdiler.
Önceleri Gök Tanrı ve Türkün doğa felsefesinin yansıması olan Şaman inancına sahip olan Hazarlar 740 lı yıllarda Museviliğe geçtiler. Museviliği benimseyen ilk ve tek Türk Devleti oldular. Doğudan gelen Peçenekler sebebiyle zayıfladılar, Kiev Knezliği tarafından 1048 de tamamen yıkılmalarından sonra diğer Türk boylarına karıştılar, bir kısmı Doğu Avrupa’ya, Kırım’a dağıldılar.
Karay (Karaim)
Dağılan Hazarların bir boyunu Bahçesaray’daki Kırk Yer Kalesi-Çufut Kalesinde küçük bir prenslik kuran Karay (çoğulu İbranice Karaim – Karaylar demektir) Türkleri teşkil eder.
İsrailoğullarının dini Museviliğin on iki mezhebi vardır ve bu mezhepler, Nuh peygamberin oğlu “Sam”ın torunlarından Yehuda’nın oniki oğlunun kabilelerine ait mezheplerdir. Bütün dünyadaki Yahudilerin ve Doğu Avrupa Yahudilerinin bu oniki kabileden geldiğine inanılır. Macaristana göç eden nesilden gelen Hazar Türkü asıllı, Yahudi yazar Arthur Koestler “Onüçüncü Kabile” adlı kitabında Doğu Avrupa (Aşkenazi) Yahudilerinin Türk kökenli Hazarlar olduklarını yani Onüçüncü bir kabileden geldiklerini öne sürer.
Kırım Hanlığı zamanında Karaimler Hanlığa bağlanmış ancak kendi yerel yönetimlerini korumuşlardı. Rus İmparatorluğu döneminde de iç işlerinde yönetim ve inaçlarını korudular. Sovyet döneminde ise inanç ve yönetim sistemleri imha edildi. Dinleri, dilleri yasaklandı. Zorunlu göçlerle nüfus eridi onda bire kadar düştü.
İnançları
Karay İbranicede “okuma bilen, okuyan” anlamına gelir. Tevrat’tan sonraki dönemde hahamların geliştirdikleri hukuk ve tefsirlere göre yazdıkları ve Tevrat’a ekledikleri Kudüs ve Babil Talmut’unu tanımamaları, sadece Tevrat’a bağlı kalmalarından dolayı Karaylar” yani “Tevrat’ı okuyanlar” adını alarak ayrı bir cemaat oluşturmuşlardır. Temel olarak “On Emir” i esas alıyorlar. Diğer Musevilerden bu ve diğer bakımlardan çok farklıdırlar. İbadetlerini ”Kenesa” (Knesa-Kenessa, Kinessa) adı verilen ibadethanelerinde yaparlar. Ayinlerinde ey İsrailoğlu demez, Ay Karayoğlu derler. İbadetlerinde Karay Türkçesi konuşurlar. Allah’ın adına Yehova yerine “Tengri” veya “Alla” derler. İbadethaneleri Kenesalarına ayakkabılarını çıkararak girerler. Abdeste benzer şekilde ellerini yüzlerini yıkarlar, ellerini açarak dua ederler ve yüz sıvazlarlar. Kendilerine özgü kıyam, rüku ve secdeden oluşan bir tür namaz kılarlar. Ayakta ve yerde oturarak dua ederler. Ayrıca Hz. İsa ve Hz. Muhammed’i peygamber olarak kabul ediyorlar. Kırım’da bulunan “Baltatiymez” (balta değmemiş) mezarlığın da eski Türk dini Şamanizme benzeyen unsurlar bulunuyor.
Karay Göçleri
1370 yılında toprak işleyecek nüfustan yoksun Litvanya Prensliği bir Karay boyunu hem zorunlu hem de geniş ayrıcalıklar tanıyarak Polonya ve Litvanya’ya yerleştirir. Litvanya kalesini savunmak için Kırım’dan gelen Karaylar yaklaşık 600 yıldır Trakay’da yaşıyor. Bugün Litvanya’nın milli azınlıklarından biri olan topluluk kültürünü ve dilini korumak için büyük çaba göstermektedir.
Romanya’ya göçen bir başka Karay boyu ise Fatih Sultan Mehmet tarafından yine nüfus ihtiyacıyla İstanbula getirilir. Karay Türkleri Eminönü ve Karayköye (günümüzün Karaköy’ü) yerleştirilirler. Usta oldukları bina yapım ve onarımın mesleklerini İstanbul’da da sürdürürler. 1560 yıllarında Eminönü’ndeki yeni Cami’nin yapımında da çalışan Karaim Cemaati başka Yahudi cemaatlerininde yaşadığı Hasköy’e yerleştirilirler. Hasköy’de yapılan Karay mabedine (Kenesa) Karaköy ve Eminönünde yaşayan diğer Karaim Cemaati mensupları da gelmekte idi. 1918 yılında çıkan yangından sonra Karaimler Hasköy’den de uzaklaştılar. Geriye bir tek mezarlıkları ve Knessaları kaldı. Hasköyde ayrıca Bizans döneminden kalma Kadoş be Kuşta Bene Mikra adında bir sinagogları vardır. Sinagog 1536’da büyük bir onarımdan geçmiş ve sonrasında 1800’de yeniden inşa edilmiştir. Cemaat mensubunun Karay sayılabilmesi için hem annesi hem de babasının Karay olması gerekiyor. Türkiye’de Sefaradla, Polonya ve Litvanya’da Aşkenazi ile evlenenlerin çocukları “iki din birleşmez” gerekçesiyle Karay sayılmıyor. Bu ayrıca daha iyi koşullarda yaşamak için yurt dışına göçler nedeniyle günümüzde sayıları 40-50 kişiye düşen çok küçük bir Karay topluluğu hala Hasköy’de yaşamaktadır ve sadece Bayramlarda ibadethanelerinde ayinlerini yapmaktadırlar. İlginç bir ayrıntı Türkiye’deki Karaimler 6-7 Eylül olaylarından etkilenmemişler, çünkü yabancı olarak görülmemişler.karaim kabristanı
İsrail Yahudileri Karaylara “Kuzeri” demiştir. Türk Musevi Cemaati’ne mensup bazı kişiler Karayları Yahudi olarak kabul etmiyor. İki din karışmaz gerekçesiyle birbirleri arasında evlilik yapmamışlar.
Cumhuriyet devri yazarlarından Refik Halit Karay da Karay Türklerindendir. Atatürk 1934 yılında yapılan Türk Dil Kurultayı’na Karaim Türklerini de çağırmıştı.
Türkiye dışındakiler
Türk Karayları, Mısır’da yaşarken 1948’den itibaren İsrail’de Ramleh civarına yerleştirilen 20 bin nüfusa sahip Karay topluluğu ile kendilerini pek aynileştirmezler. Zira coğrafya ayrıdır, dil ayrıdır, tarihi oluşum ayrıdır. İsrail dışındaki Karay nüfusu bu nedenle 15-20 bin kadar olarak kabul edilir
Başta Bahçesaray’daki Mangup Qale-Çufut (Çift) Qale olmak üzere Kırım’da çok sayıda anıtları bulunan Karaylar günümüzde Türkiye dışında, A.B.D.’de, Kırım’ın Gözleve/Kezlev kasabasında (800), Polonya’da Varşova’da, Litvanya yakınlarında (50), Krakov’da (650), Litvanya’da (50), Vilnius’da (1380), Trakay’da (650), bir miktar da Dağıstan’da yaşamaktalar. Kökten olanların yani anne babası Karay olanların sayısı ise çok az. Varşova’da 10 dan fazla. Varşova’da ibadethaneleri yoktur ama büyük bir mezarlıkları vardır. Litvanya’da ilk Kenesa 15. Yüzyılda yapılmış olup bu ibadethane Trakai kasabasının ana caddesi olan Karaim Caddesinde bulunmaktadır. İlk olarak ahşaptan yapılan Kenesa, birçok kez yanmış ve tahrip olmuştur. Bugün kullanılan Kenesa ise 19. Yüzyılda inşa edilmiştir. Litvanya’da Karaimler, yakın akrabaları olan Karaçay, Tatar ve Nogaylar gibi Türk boyları ile folklor, yemek, şiir, hikaye, evlenme, doğum gibi halk kültürü alanında benzerlikler göstermektedir.
Karay Türkçesi
Karayların konuştuğu dil Karay (Karaim) Türkçesi olup Kıpçak dil grubuna dahildir. Günümüzde Birleşmiş Milletlerin koruması altındaki dillerdendir. Karay Türkçesinin Litvanya’da konuşulan Troki (Trakay), Kırım’da konuşulan Kırım ve Polonya’da konuşulan Haliç-Lutsk şeklinde üç ağzı bulunmaktadır. Karay dilinin, Karaçay, Kırım Tatarcası, Nogay gibi öteki Kıpçak Türkçe lehçeleri ile birçok ortak özelliği vardır. Bu lehçeleri konuşan topluluklar dil dışında ortak gelenekler, öyküler, masallar, koşuklar, yemek adları gibi özellikleri de paylaşırlar. Karay kültüründeki bu Kıpçak Türk karakteri Güney Rusya’da Deşt-i Kıpçak yani Kıpçak Stepleri denilen bölgede yaşamış Karayların atalarının Türk olduğu, Türkçe konuşan diğer halklarla karışmış olabileceklerini göstermektedir.
Günümüzde Karay Türkçesini konuşanların sayısının 5000 dolayında olduğu sanılır. Günlük konuşmada kullananların sayısı Litvanya’da 50, Kırım’da 8 dir. Kırım’da bugün yok olmuş olan Karay dilini, son yıllarda gençler arasında kitaplardan öğrenerek yaşatmaya çalışanlar vardır. Litvanya’da 1988’de kurulan Litvanya Karay Kültür Derneği desteğiyle Karay dili ve kültürü yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Karaim Mutfağının Özellikleri
Genelde etli ve hamur işi yemeklerden oluşan Karaim mutfağı özelliklerini günümüze kadar korumuştur. Litvanya Karaimler’inin en popüler yemeği Kıbın’dır. Kıbın; mayalı hamurdan yapılan, fırında pişirilen, hilal şeklinde olan kuzu veya dana etli bir börek türüdür. Karaim yemek kültürü “Kıbın” haricinde köbete (göbete), hamur dolma, yazma, künnün ası (günün aşı), cabanın kavurma (çoban kavurma), canaç (çanak), zabsalar canaçta (sebze güveç), balık yapragında (yaprakta balık), patlıjan dolması (Patlıcan dolması), tutmaç, köy aşı gibi Türklere aşina gelen birçok yemek çeşidini içermektedir.
Jozifas Firkovicius (Litvanyalı Karay- Hazan [Din adamı])
“Biz Litvanya Karaylarıyız. Litvanya Karayları, Kırım’dan esenlikle gelmişler. Bizim atalarımız Hazarlar ve Kıpçaklardır. Karayca konuşuyoruz. Dilimiz Türk dilidir.”
Anna Akbike (Polonyalı Karay-Türkolog)
“Küçük halkımız ihtisaslı Türkolog diyebiliriz. En sevdiğimiz meslek Türkolog olmak. Sanırım 19 yy’ın sonlarına doğru dini kimlik daha geri plana alınarak daha çok vurgu etnik kimliği daha ön plana çıktı. Ve o zamanlar Türklere, Türklüğe daha çok büyük ilgi duymaya başlandı.”
Vladimir Örmeli (Ukrayna Karayları Başkanı)
“Baltatiymez Türkçe’ye çevrildiğinde balta değmemiş anlamına gelmektedir. Mezarlıkta kayın ağaçları bulunmaktadır ve bu ağaçlara dua etmekteyiz. Her bir soyun kutsal kayın ağacı vardır. Mesela bizim soyumuzun kayın ağacımız var. Biz oraya gidip dua ediyoruz. Bu ağaçlar kutsal olduğu için dalları koparmak bile yasaktı. Ağaçların dipleri dairelenmiştir ve bu daireler güneş anlamına gelmektedir. Taşların üzerindeki baskılar solar yazısıyla yazılmıştır ve bütün Türk halklarına aittir bu baskılar. Bildiğiniz gibi Evliya Çelebi bu mezarlık hakkında bir çok yazı yazmıştır.”
Kırımçaklar
Kırımçaklar Türk dünyası içerisinde Musevi olmaları yönüyle Karaim Türkleriyle birlikte dikkat çekmektedirler. Kırımçakların, Karaimlerle birlikte Kırım’da yaşamaları sebebiyle birbirleriyle karıştırıldığı görülür. Kırımçakların, Kırım’da ortaya çıkması hakkında farklı teoriler vardır ancak dil, adet, gelenek, görenek, kıyafet ve yaşayış açısından Türk oldukları kabul edilmektedir. Kırımçakların dilleri, Türkçenin Kıpçak grubuna girmekte olup Kumuk, Kırım Tatar ve Karaim dillerine yakındır. İnançlarında Karaylar gibi Türk unsurları ile karşılaşmak mümkündür. Örneğin dini metinlerde ve ibadetlerde ilahın adı “Tengri” olarak kullanılmaktadır. Ancak Karayim Türklerinin aksine, kitap olarak Talmud’u da benimserler. En büyük cemaatleri Karasu nehrinin sol kıyısına yerleşmiştir. Bu yer “Kırımçak tarafı” olarak adlandırılmaktadır. 2. Dünya savaşı sırasında nüfusunun % 75’i olan 6.000 Kırımçak Naziler tarafından öldürüldü. Sovyet hakimiyetinin geri dönmesiyle yanlışlıkla Kırım Tatarları ile birlikte Orta Asya’ya sürüldüler. 2000 yılındaki verilere göre eski Sovyetler Birliği’nde yaşayan 2.500 Kırımçak’ın yarısı Kırım geri kalanları ise Gürcistan, Rusya ve Özbekistan’da yaşamaktadır. ABD ve İsrail’de yaşayan Kırımçaklar da vardır.
Kaynaklar:
İlber Ortaylı. 10.4.2010 https://cadde.milliyet.com.tr/2010/03/30/YazarDetay/1223372/bu_savasta__600_bin_asker_oldu
Karaylar. Dr. Elnur Hasan Mikail https://www.turansam.org/makale.php?id=1783
İstanbul’da Bir Semte İsmini Veren Yahudi Türk’ler. Cengiz Özdemir. Kültür İstanbul. 27.04.2011. https://kulturistanbul.blogspot.com/2011/04/istanbulda-bir-semte-ismini-veren.html
Türk kavimlerinde Hıristiyanlık ve Musevilik. Bülent Pakman. Haziran 2014. https://wp.me/PAexV-4D9
Kırımçaklar kimdir? Ünver SEL. Kalgay dergisi. https://www.kalgaydergisi.org/index.php?sayfa=dergiicerik&sayi=25&kod=421
Türküz, Museviyiz, Yok Olmak Üzereyiz. Artanç Savaş. 13.01.2011. https://otuzsaniye.wordpress.com/2012/01/13/turkuz-museviyiz-yok-olmak-uzereyiz/
Litvanya’da Tatar-Karay İzleri ve seyahat izlenimleri. Prof. Dr. Mustafa Sunu. 8 Ağustos 2013. https://www.son.tv/haber-199261
Karaylar. Vikipedi tr.wikipedia.org/wiki/Karaylar
Kırımçaklar Vikipedi. tr.wikipedia.org/wiki/Kırımçaklar
Özü Türk Belgeseli. Bölüm 1 ve 2 Karaylar. TRT 2. https://www.ozu-turk.com/karaylar.htm
Bülent Pakman. Temmuz 2014. Güncelleme Ağustos 2014. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.