İdil- Ural Türkleri

13. yüzyılda Nogay Türkleri'nin ana gövdesinden ayrılıp Aşağı İdil'e yerleşen Kara Ağaç kabilesinin neslinden gelen Kundurlar, bir ölçüde Astrahanlarca asimile edilmelerine rağmen, tipik Nogay Türkçesi özelliklerini sürdürürler. Şii Müslüman olan Kundurlar İdil Irmağı'nın deltası ile Astrahan'da yaşarlar. Yaşadıkları bölge karaağaç ormanları ile kaplı olduğundan Karaağaç Nogaylar'ı olarak da adlandırılırlar. Nüfuslarının 10.000'in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.

Kundur Türkleri:

Nogaylara çok yakın, muhtemelen onlardan kopma bir Türk boyu. Kundurlar, yaşadıkları alanın kara ormanlarla kaplı oluşu yüzünden, kendilerini Karaağaç diye isimlendirmektedir. Çeşitli tarihi olaylar yüzünden Kafkasya Türk Topluluğundan ayrılarak idil (Volga) deltası ile Astrahan şehrinde yerleşmişlerdir. Fakat yazılı kaynaklarda, Nogay Kara-Ağaçları olarak sayılmaktadırlar, Türkolog Vambery, 'Kundur' adını, 'Kondur diye yorumlayarak, bu Türk boyunu Kuma ve Terek ırmakları boyunda vaktiyle yaşamış olan Nogay boyuna dayandırmaktadır.

Kazay ve Kas-Pulat gibi iki topluluğa ayrılan Kundur Türkleri, Nogayca ile müşterek şekil ve ses bilgisiyle sözlük özelliklerine sahip olup, öz ağızlarını korumuşlardır.

Kuzey Kafkasya Nogayları ile ortak folklor özellikleri taşımaktadırlar.

Kundur Türkleri; kendilerine Karaağaç kavmi adını takmışlardır. Aslen Kafkasya Türkleri topluluğundan kopma olup, çeşitli hadiseler yüzünden bugünkü Volga ırmağı’nın delta bölgesi ile Astrahan şehrinde yerleşmiş olan Kundurlar, son zamanlarda İdil-Ural Türklüğü topluluğundan sayılmaya başlamışlardır. Tarihi olaylara göre, bunlar daha 1740 tarihlerinde Kalmukların Cungariya’ya çekilmeleri üzerine, kendi milli toplulukları olan Nogaylardan ayrılmaya mecbur olmuşlardır. 30 yıl sonra 1770 de Kalmuklar, tamamiyle aşağı Volga havzasını terk ettikten sonra, Kundurlar da Asrtahan havalisinde, Volga deltası çevresinde Aktübe ırmağı boyunda yerleşmeyi tercih etmişlerdir.
Burada Kırgızlarla beraber göçebe hayatı sürmüşlerdir. 1771’de Kundurlar Rusya tabiyetine girmiştir. Kara-Ağaç Nogayları, yani Kundurlar; Kazay ve Kas-Pulat gibi iki topluluğa ayrılmaktadırlar. Nogayca ile ortak fonetik, morfolojik özellikler taşıyan kendi ana şivelerini muhafaza etmişlerdir.

Nogaylara çok yakın olan ve belki de aslen bunlardan kopup gelen Kundur Türkleri, kendilerine Kara-ağaç kavim adını takmışlardır. Buna sebep olarak da, yaşadıkları sahanın Kara-ağaç ormanları ile kaplı oluşu, ileri sürülmektedir. Aslen Kafkasya Türkleri topluluğundan kopma olup, çeşitli tarihî hâdiseler yüzünden bugünkü Volga Irmağı’nın delta bölgesi ile Astrahan şehrinde yerleşmiş olan Kundur’lar, son zamanlarda İdil-Ural Türklüğü topluluğundan sayılmağa başlanmışlardır. Fakat literatürde, daha fazla Kara-Ağaç Nogay’ları kavim adı ile zikredilmektedirler. qr kodu okutma

Tarihî olaylara göre, bunlar daha 1740 tarihlerinde Kalmakların Cungariya’ya çekilmeleri üzerine, kendi millî toplulukları olan Nogay’lardan ayrılmağa mecbur olmuşlardır. Otuz yıl sonra 1770 de Kalmuklar, tamamiyle aşağı Volga havzasını terkettik-ten sonra, Kundurlar da Astrahan havalisinde, Volga deltası çevresinde Aktöbe ve sair ırmaklar boyunda yerleşmeği tercih etmişlerdir. Burada Kırgızlarla beraber göçebe hayatı sürmüşlerdir. Vambery “kundur” kelimesini “kondur” kelimesiyle birleştirerek .bunları Kuma ve Terek ırmakları boyunda oturan ve Türk halkları tarafından bu havaliye konmalarına müsaade edilen, Nogay Türk boyundan saymaktadır.

1771’de Kundurlar nihayet Rusya tâbiiyetine girmişlerdir. Kara-Ağaç Nogayları, yani Kundurlar; Kazay ve Kas-Pulat gibi iki topluluğa ayrılmaktadırlar. Georgi’ye göre 5000, Pauli’ye göre ise sayıları vaktiyle 11.000 kişi olmuştur. Eskiden şiveleri, Nogay ve Kırgız karmasından türetilmiş olup sonraları Astrahan Türk topluluğu içerisinde erimelerine rağmen, Nogayca ile müşterek, fonetik, morfolojik ve leksik hususiyetler taşıyan kendi ana şivelerini muhafaza etmişlerdir. Kundur’larm kendilerine mahsus bir edebiyatları yoktur. Kuzey Kafkasya Nogay edebiyatı, bunların da edebiyatı sayılabilir.

İDİL-URAL BÖLGESİNDE YAŞAYAN TÜRKLER

Tertep Türkleri
Başkurtistan ve Tataristan Cumhuriyeti ile bunlara komşu vilâyetlerde yaşamaktadırlar. İdil-Ura! Türk Tatarlarının bir koludur.

Kundur Türkleri
Kafkasya′dan göç ederek İdil (Volga) nehri deltasında ve burada bulunan Astrahan şehrinde yaşamaktadırlar. Nogaylara yakın bir Türk boyu olup, nüfusları bilinmemektedir.

Mişer Türkleri
İdil-Ural Tatarlarının bir kolu olan Mişer Türkleri Tataristan ve Başkurtistan Özerk Cumhuriyeti ile bunlara komşu olan Udmurt, Mari Özerk Cumhuriyeti, Saratov ve Samarra bölgelerinde çoğunlukla yaşamaktadırlar.

Sibirya′da Yaşayan Türkler

Kumandi Türkleri
Tomsk vilâyetinin Bey ırmağı havzasında yaşarlar. Çiftçilik ve hayvancılıkla geçinmektedir. Şaman dininden olup, nüfusları 100.000 civarındadır.

Tobol Türkleri
Güney Sibirya′da İrtiş ve Tobol havzalarında yaşamaktadırlar. Nüfuslan bilinmemektedir. Haklarında bilgi çok azdır.

Batı Sibir Tatarları
Obi nehrinin kolu olan Tobol nehri ile Altay ve Hakas Türk Cumhuriyetlerinin bulunduğu bölgeye kadar olan Güneybatı Sibirya′da yaşamaktadırlar. Özellikle Obi, İrtiş ve Tobol nehri vadilerinde ve bu vadilerde bulunan ToboJ, Tümen, Oms, Tomsk, Novosibir, İrkutsk, Arhangelsk, Çikitinks, Kemerova ve Barabba şehirlerine yerleşmişlerdir. Kazan Tatarları ile yakın akrabadırlar. Nüfuslan 350.000 civarındadır.

Telengit Türkleri
Altay Türklerinin bir kabilesidir. Altay dağlarının güney yamaçlarında Teleski gölü civarında yaşamaktadırlar. Şaman dinine bağlı olup nüfusları 5 bin civarındadır.

Sor Türkleri
Güney Sibirya′da Hakas Türk Cumhuriyeti′nin batısında Kemerova vilâyetinde yaşamaktadırlar. Aynı bölgede yaşayan Televüt Türkleri ile iç içedirler. Nüfusları 16.800 civarındadır. Bunların 12 bini Kemerova şehrinde diğerleri Kemerova′nın kaza ve köylerinde yaşamaktadırlar. Nüfusları gittikçe azalmaktadır.

Yaşadıkları bölge SSCB tarafından bilinçli geri bırakılmış, sosyoekonomik ve kültürel sorunlar çözülmemiştir. Bölgede Türk yerleşim birimleri susuz, elektriksiz ve yolsuz bırakılmıştır. Sor Türklerinin elinden topraklan alınmış, kömür ocaklarında çalışmaya mahkûm edilmiştir.

1917 yılma kadar kendi alfabelerini kullanan Şorlara Ruslar zorla Kiril alfabesini kabul ettirerek kültürlerini yok etmeye çalışmışlardır. Bunun sonucu 16.800 Sor Türkü′nden sadece ana dilini bilen 900 kişi kalmıştır.
Sor Millî Hareketi, özellikle Türk milliyetçiliği ve kültürü muhafaza üzerinde çalışmalar yapmaktadır.

Sayfa Bülteni

Soru ve görüşleriniz için yorum yapın: