Hüseyin Hatıl Yazdı; Ya Bizim Yavrularımız!
Hüseyin Hatıl│Aralık 01, 2016
Ya Bizim Yavrularımız!
Bir yabancı belgeselci, Afrika'da çekim yaptığı sırada, bir aslanın geyiği kovaladığını görür, kısa bir kovalamadan sonra avını yakalayan aslan, geyiği öldürür ve yemeye başlar. Geyiği yerken, onun hamile olduğu fark eder ve geyiğin karnından yavruyu özenle çıkarır aslan. Özenle çıkarır ama geyiğin yavrusu çoktan ölmüştür.
Belgeseli kayda alan kişi, olayı gözlemlemeye devam eder.
Yavrunun öldüğünü gören aslan bir süre öylece bakar yavruya.
Sonra o yavrunun yanına yatar ve hareketsizce bekler.
Uzun süre aslanın hareketsiz kaldığını gören belgeselci aslana yaklaşmaya başlar ve anlar ki aslan da oracıkta ölmüştür.
Bu olağan dışı olay karşısında, aslanı incelemek üzere otopsiye alırlar ve aslanın kalbinin aşırı basınçla parçalandığı gerçeğiyle karşılaşırlar.
Evet, aslanın kalbi bu acıya dayanamamıştır.
Yani anlayacağınız dostlar, aslan yürekli olmak, aslan gibi güçlü kuvvetli olmak anlamına gelmez.
Ya bizim yavrularımız…
Savaşlar, daha çok kazanma hırsı, putlaştırılan ideolojiler, birliğe vesile olması gerekirken ayrılığa sebep olan dinler, mezhepler…
Dünya kan gölüne dönmüş durumda. Ve en önemlisi de bütün bu olumsuzluklardan en fazla zararı gören yine çocuklar.
Ne kadar ilgilisiniz bilmiyorum ama Afrika’da 220 milyon insan açlıkla boğuşuyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre her yıl, 6 milyona yakın çocuk, yani günde 16 bin 500 çocuk, yetersiz beslenme veya açlık sebebiyle hayatını kaybediyor.
Dünyadaki çocukların yüzde 30’u yani yaklaşık 600 bin çocuk yoksul halde. Yani güvensiz, eğitimsiz, aç…
Dünyada 250 milyona yakın çocuk işçi olduğunu düşündüğümüzde, dünya çocuklarının mutlu olduğu söylenebilir mi?
Ve işin ilginç yanı, dünyada her gün 1,5 trilyon dolar para el değiştirirken, 1,2 milyar insan 1 dolardan daha az bir parayla geçinmek zorunda…
Açlığın yaşanmadığı coğrafyalarda da çocuklar huzurlu değil. Güvensizlik had safhada.
Uyuşturucu kullanım yaşı 10’lara kadar düşmüş durumda ve biz "geleceğimiz" dediğimiz çocuklarımızı koruyamıyoruz.
Geçtiğimiz aylarda ülkemizin gündeminde en çok konuşlan konuydu çocuk istismarları, tacize-tecavüze uğrayan çocuklar…
Ve yine geçtiğimiz gün Adana’da 11 yavrumuz yanarak can verdi. Koruyamadık gencecik fidanlarımızı.
Orman kanununun hükmettiği alemde, yaşamak için avlanan aslanın kalbi, bilmeden yaptığı eylemin sorumluluğuyla, bir geyik yavrusu için paramparça olabiliyorken, her gün çocukların ölüme kanatlandığı bu dünyada, biz insanların vicdanlarını bir kez daha sorgulaması gerekmiyor mu?
Hüseyin Hatıl