Hüseyin Hatıl Yazdı; Halep'ten Bize Ne (!) Diyenlere

Hüseyin Hatıl│Kasım 30, 2016
Halep'ten Bize Ne (!) Diyenlere

Yıllardır süren Suriye iç savaşında her gün binlerce kişi evinden ocağından olmaktadır.
Suriye’de sayıları 3,5 milyonu bulan Türkmenler, katliama maruz kalmaktadır.

Savaştan kaçan mültecilerin dramı ve durumu her gün gözümün önünde. Ülkemize sığınan mülteci sayısının 3,5 milyon olduğu söyleniyor.

Peki ya kaçmayanlar.
Buraya gelenlere gerek devletimiz gerekse milletimiz destek verirken, orda kalanların hali nicedir, hiç düşündük mü?

Halep…
Türk atlılarının Anadolu’ya gelmeden çok önce uğradıkları şehir Halep.
Haçlı seferlerine karşı, Selahaddin Eyyubi'ye yüreğini açmış şehir Halep.
Selçuklu, Osmanlı eserleriyle bezeli şehir Halep.

Osmanlı’nın son döneminde, İstanbul ve Kahire’den sonra 3.büyük şehri olan Halep, Antep gibi vilayetlerimizin bağlı olduğu bir sancak olmanın yanı sıra, deyimlerimize, türkülerimize, aşk öykülerimize konu olmuş kadim bir Türk şehridir.

Halep’e dair söylenebilecek öyle çok şey var ki:
Binlerce yıllık mazi, aynı kültürden beslenmiş olmak, aynı dili konuşuyor olmak, aynı millete mensup olmak, din kardeşliği… diyelim bütün bunlar sizin için hiçbir şey ifade etmiyor, bari insanlığımızı hatırlayalım.

Merhum Cemil MERİÇ: “Zulmün olduğu yerde, tarafsızlık namussuzluktur” demiş.

Son günlerde Halep’te yaşanan zulümden de öte bir vahşettir. Bu vahşeti görmezden gelmek, bu zulüm sürerken “bana ne” demek ne ile açıklanabilir.

Bir yandan rejimin bombardımanıyla inlerken diğer yandan PYD güçlerinin, Türkmen Mücahitlerin çekilmek zorunda kaldıkları mahallelerde yaptıkları yağmalar ve katliamlar…

“Bir zulmü engelleyemiyorsanız en azından onu herkese duyurun” der Ali Şeraiti.
Halep’te yetimlerin, gariplerin çığlığı arşa yükselmektedir. Bu çığlığına kulak vermeliyiz.
Halep’e karşı insanımızın dikkatini çekmek için, konuyu gündemde tutmalıyız.

Gerek sosyal medyada gerekse çevremizdeki güvenilir sivil toplum kuruluşları aracılığıyla, bin yıllık Türk mührü taşıyan Halep’e ve Türkmenlere yönelik destek kampanyalarına katılmalıyız.

Yarın, evlatlarımız bu zulmün tarihini okurken “siz ne yapıyordunuz” dediğinde utanmamak için kardeşlerimize sahip çıkalım.
NOT: Adana-Aladağ’da meydana gelen yangında hayatını kaybeden çocuklarımıza ve eğitmen kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbim acılı ailelerine sabır versin. Milletimizin başı sağ olsun.

Hüseyin Hatıl

Sayfa Bülteni

Soru ve görüşleriniz için yorum yapın: