Halil Konuşkan Yazdı; İhraçlar Aforoza Döndü
Halil Konuşkan│Kasım 16, 2016
İhraçlar Aforoza Döndü
Avrupa’da Ortaçağ döneminde Hıristiyan din adamları üstün ve seçkin bir sınıf oluşturmuşlardı. Doğruları söyleyenleri dokuz köyden kovulmaktan beter ediyorlar, direk dinden aforoz ediyorlardı.
Tabi onların aforoz etmesiyle insanların gerçek anlamda dinden çıkması söz konusu olamazdı. Aslında onları toplumdan; kendi makamları, mevkileri, konumları, tahtları ve egemenliklerine halel gelmemesi için aforoz ediyorlardı.
Doğru söyleyenler dinden ihraç ediliyorlarken dünya yine de dönmeye devam ediyordu.
MHP Genel Merkezi de benzer bir yol tutturmuş, aksini söyleyen, haksızlıklara karşı duran, özgüven sahibi olan, her kim varsa hemen partiden ihraç ediliyor.
Sisnan OĞAN, haklı uyarılarda bulundu, ihraç edildi. Mahkeme kararıyla geri döndü.
Meral AKŞENER, genel başkanlığa aday oldu, ihraç edildi.
Kongre çağrı heyeti görevini yaptı, ihraç edildi.
Ümit ÖZDAĞ Genel Başkanlığa aday olup, Türk devletinin altını oyan bir anlayışa başkanlığı altın tepside sunmayacağını beyan ettiği için ihraç edildi. Gerçi daha önce de ihraç edilip, geri dönmüştü.
Bu kadar ihraç sağlıklı bir durum değildir. Bunlar ihraç değil, aforozdur. Tıpkı karanlık çağların egemen sınıfının kendi konumlarını korumak için uyguladıkları aforoz gibi…
Bu yapılanlar bir nevi skolastik zihniyetin hayata geçirilmesi gibi, sırıtıyor. Ortaçağda uygulanan skolastik zihniyete göre egemenlerin izin verdikleri düşünülebilir, izin vermedikleri düşünülemezdi. Bu anlayış düşünce tarihinde kara bir leke olarak duruyor.
Siz, ülkücüleri düşünmez, akletmez, çoban sürüsü mü zannettiniz?
Ülkücüler işte bu yüzden değişim istediler. Avrupa değişimi sağladı, kabuğunu kırdı. Uygulamalarınız ile değişim isteyerek ne kadar haklı olduğumuzu da ispatlamış oldunuz. Ülkücüler de değişim gerçekleştirecekler ve kabuk kırılacak, doğum gerçekleşecek.
Her doğum nesli yaşatmak içindir. Ülkücü hareketi yaşatmak için de bu anlamda bir doğum gerekiyor.
Siz, ülkücüleri dokuz ışık doktrininin “Gelişmecilik ve Şahsiyetçilik“ ilkesine uymaz mı zannediyorsunuz?
Birey demek, içine doğulan toplumun kimliği ve kültürünü öncelikle taklit yoluyla benimsemek ama her bireyinde buna bir katkı sağlaması demektir. Sadece taklit eden kişi sadece mukallit olur. Ama kendinden bir şeyler veren kişi artık birey olur. Birey olan da kişiliğini yani şahsiyetini kazanmış olur.
Siz, ülkücüleri şahsiyetsiz mi zannettiniz?
Papazlar dinden aforoz edince, insanlar gerçekten dinsiz olmadıkları gibi MHP’den ihraç ederek kimsenin MHP’li olmasını engelleyemezsiniz.
Kimseyi gönüllerde MHP’den ihraç edemezsiniz. Ancak kendinizi gönüllerden ihraç edersiniz.
Karanlık çağın egemenleri dinden kendi istekleriyle çıkmayan kimseyi gerçek anlamada dinden ihraç edemediler ama kendilerini Avrupa tarihinin şerefden ve Avrupalıların gönüllerinden ihraç ettiler.
Kimseyi ihraç edemezsiniz, ancak dokuz ışık milli doktrininin “Gelişmecilik ve Şahsiyetçilik“ ilkesine muhalefetten ve “Ahlakçılık” ilkesine uymamaktan ötürü kendinizi ülkücü davadan ihraç ediyorsunuz.
Halil Konuşkan