Fuat Yılmazer Yazdı; Bugüne Bakarken Dünü Hatırlamadan Olmuyor
Fuat Yılmazer│Kasım 27, 2016
Bugüne Bakarken Dünü Hatırlamadan Olmuyor
Olaylara veya kişilere “bugün endeksli” bakış yeterli olmaz. Bugünkü bakış açısının içine mutlaka dünden enstantaneler katılmalıdır. Çünkü dündeki olumlu veya olumsuz olayları unutmak kısacası dünü unutmak şuursuzluk belirtisidir. Maalesef millet olarak hafıza zayıflığı ve şuur noksanlığının pençesindeyiz.
Milletin hafıza ve şuur zayıflığı rahatsızlığı beni çok endişelendirmektedir. Yeni kitap hazırlığım da bu konuyla ilgili. Bireyin, milletin, devletin yarınlara sağlam yürüyebilmesi için dün olanları hafızalarında bulundurmasına ve şuur deposunu hazine gibi donatmasına bağlıdır diye düşünüyorum. Alzheimer hastalığına yakalanmışlar gibi maziyi unutmak anlık yaşamaya bakmak basit bir döngünün içine girmektir.
Örneğin son 14 yılda olan iyi veya kötü olayları hafızadan silip şuur bankasında izini bırakmayarak yürümek istersek Türkiye güllük gülistanlık gözükmektedir. Hatta şimdiye kadar olmadı şekilde bütün devletlere kafa tutuluyor onları ciddi şekilde uyarıyor. Bunları gördükçe halkın duygusal memnuniyeti tavan yapıyor ama dün, çok eski değil son 14 yılı hatırladığımız zaman neydik neler yapıldı ve bugün görüntünün arkasında dünün yapılanları var mı diye de düşünmeden yapılmıyor.
Türkiye kurulduğu yıldan bu tarafa bu kadar beka sıkıntısı içine düşmemişti. ABD ve AB ülkeleri Türkiye’yi tekrar bir Sevr cehennemine çekmek için elinden geleni yapıyorlar. Her ne kadar aramızdaki bunalımı aştık gözüyle bakılsa da Rusların devlet politikasının Türkiye’ye beka rahatsızlığı verme yönünde olduğunu düşünüyorum.
Yalnız içinde bulunduğumuz tablo birden ve kendiliğinden oluşmadı. Yanlış iç ve dış politikaların sonucu bugünlere gelindi.
Çevremizde tehlikeli olaylar yaşanıyor, bu durum bizi de derinden etkiliyor.
Irak’ta uygulanan yanlış politika devam ettirildi, Suriye meselesinde de bu yanlış katmerlendi. Yapılması gereken müdahaleler zamanında yapılmadı. Bugün yapılanlar dünlerde yapılan yanlışı düzelme çabasıdır.
Fırat kalkanı adıyla Suriye’de bir harekât başlatıldı ve bir noktaya kadar gidebildik. Bu hareket Türkiye’nin bekası ve güvenliği için gerekli bir harekâttı. El Bab- Menbic- Rakka gibi stratejik önemi olan yerler IŞİD teröristlerinden temizlenmesi gerekliydi. Ancak böyle yapılırsa Suriye sınırımız güvenlik altına alınabilirdi. Ancak o zaman PKK’nın Suriye uzantısı PYD nin de amacı olan kantonları birleştirip denize sınırı olan bir Kürt devletinin oluşumu engellenebilir.
Şimdi El Bab’a yaklaştık 3 kilometre gibi bir mesafe kaldığı söyleniyor ama son hamleyi yapıp El Bab’ı Kürt gruplardan temizleyemiyoruz. ABD ve Rusya engel çıkarıyor, yapılması gereken hamleler yapılamıyor. Karşı tarafça birliğimiz üzerine hava harekâtı düzenledi, şehitler verdik. Yarınlarda neler olacağı ise belli değil.
Stratejik ortağımız ABD bize karşı PYD terör örgütünün yanında saf tutuyor.
Türkiye’yi yönetenler dün bizi hiç ilgilendirmediği halde Suriye yöneticilerine savaş açmış onların gitmesini istemişti. Bugün dahi politikalarının ülkenin başına sıkıntı getirdiğini göre göre hala Esat’ın gitmesi yönünde ısrar ediyorlar. Suriye yönetimi de milletler arası antlaşmalardan doğan hakları nedeniyle Türk askerinin kendi topraklarında harekâtta bulunmasına evet demiyor. Sonuç; mücadelemiz engelleniyor.
Suriye yönetiminin dışında bize karşı tavır koyan AB ülkeleri ve Amerika var. Yanımızda olan, çıkarlarımıza katkı sağlayacak ülke yok denecek kadar az. Hele Ortadoğu da hiç yok.
Türkiye kurt kapanına düşmüş gibi ilerde olabilme ihtimali belirmiş tehlikeden kurtulmak için çabalayıp duruyor.
Buna benzer durumlar Irak’ta da yaşanıyor. Musul’un kurtarılması için hareket eden grubun içine alınmadık. O bölgede Irak ve Suriye yönetimleri ile karşı karşıyayız. Ayrıca IŞİD ve PKK unsurları ile de bizi karşı karşıya bırakıyorlar. İlerde bunlarla mücadele etme ve zarar görme ihtimalimiz daha yüksek.
Akdeniz’de KKTC gibi önemli bir toprak parçası elimizde çıkma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bizi yönetenler orada da boş vermişleri oynuyorlar ve illa AB-ABD ve Rusya’nın isteği şekilde bir barış olsun düşüncesine yakınlar. Ama Rumların çok fazla iştahlı oluşu, Türk tarafının yaptığı hataları bile görmezlikten getirebiliyor. Şayet KKTC de kontrolümüzden çıkarsa Güneyden nefes alamayacağımızı bizi yönetenlerin düşünmesi gerekiyor.
Dünkü yapılan hataların Türkiye’yi bu günkü sonuca sürüklediği düşünüldüğü zaman yazımın başında söylediğim milletimin hafız ve şuursuzluğun ne noktalara kadar geldiği görülebiliyor.
Özetle bugünkü sonuç dünkü hatalarımızdan doğan sonuçtur. Dünleri düşünmeden dünde söylenenleri, yapılanları unutarak veya hafızanın arkasına atıp hatırlamayarak devletin veya milletin iyi bir sonuca ulaşması mümkün değildir. Dünü hatırlayan insan diri, dünü hatırlayan, bugününe dünden kazandığı tecrübeye göre hareket eden millet ve devlet avantajlıdır ve gelebilecek tehlikeler karşı hazırlıklıdır.
Fuat Yılmazer