Eski Türk Kültürü
Türk tarihinin ilk safhası daha ziyade Asya ve Avrupa bozkırlarında geçmiştir.Bunun hiç şüphesiz en önemli sebebi Türk'lerin bu tabii yaşam şartlarını sevmeleri olmuştur.Bu sebepten düşünce tarzı,inancı,dünya görüşü,örf ve gelenekleri bozkırların köklü izlerini taşır.
İlk kültürler doğdukları bölgenin şartları içinde gelişmiştir.Bunun için avcılık ve ormancılıkla geçinen kavimler "asalak "kültüre sahip olmuşlardır.Tarıma elverişli alanlarda yaşayanlar çiftçilik yapmışlar ve "köylü" kültürünü oluşturmuşlar.Besicilikle yaşayan bozkırdakiler ise "çoban" kültürünü oluşturmuşlardır.
Bozkırlar çöl değildir,bol otlakları ile besiciliğe elverişli,kuru tarıma imkan veren rutubetli yüksek yaylalardır.Ancak bir kültürün oluşması için sadece coğrafi şartlar yeterli değildir.İnsan unsuru da önemli bir rol oynar.
O halde her kültürün üç temel kaynağı bulunmaktadır:
1-Coğrafi çevre
2-İnsan
3-Cemiyet
Buna göre uzun geçmişi bozkır şartları içinde geçen Türk topluluğunun kendine mahsus bir kültür tipine sahip olacağı meydandadır.Biz buna doğuş ve gelişme safhasından dolayı "Bozkır Kültürü" diyoruz.Başka bir deyişle Bozkır kültürü Türk kültürü demektir.
Bozkır kültürünü göçebe olarak ta nitelemek yanlıştır.Türk kültürü "at" üzerine kurulmuştur.Fakat temel prensipleri sadece bundan ibaret değildir.Bunun yanında "demir"de vardır.Ayrıca bir hukuk anlayışı ile donatılmıştır.Din,düşünce,ahlak yönlerinden de tamamlanmaktadır.
Buna karşılık "at" göçebelerin hayatında birinci planda görülmez.Bozkır kültürüne karakter veren "demir"e pek çok göçebe kavim kültüründe rastlanmaz.Göçebelerdeki Din ,Hukuk,Devlet anlayışı da Türklerdeki gibi değildir.
Bu sebepten dolayı bozkır kültürünü göçebe kültürü şeklinde tarif ilme aykırıdır.
SOSYAL YAPI
Türk Bozkır topluluğunun sosyal yapısı şöyledir:
1-OĞUŞ = AİLE
2-URUG = SOY
3-BOD = BOY,KABİLE
4-OK = SİYASİ BİR TEŞKİLATA BAĞLI KABİLE
5-BODUN = SİYASİ İSTİKLALİ OLAN,VEYA OLMAYAN BOYLAR BİRLİĞİ
6-İL(EL) = MÜSTAKİL TOPLULUK,DEVLET,İMPARATORLUK
AİLE
Eski Türk sosyal hayatında aile bütün sosyal bünyenin çekirdeği durumundaydı.Kan akrabalığına dayanıyordu.Türk ailesi "küçük aile" tipindeydi.Bu yönü ile Yunan,Roma,İslav ailelerinden ayrılmaktadır.Eski Yunanistan'da ve Roma'da aile reisi,ailenin diğer fertleri üzerinde mutlak hakim iken,İslav'larda ise aile büyüğü bütün aile halkına kölesi gibi hükmederdi.Bu ailelerde mülkiyet kolektifti.
Türklerde ise mülk ortaklığı yalnız otlaklara ve hayvan sürülerine aitti.Hatta sürülerde çok kere şahsi mülk halindeydi.Evlenen erkek veya kız,baba ocağından hisselerini alarak ayrılır,yeni bir aile kurardı.Baba evi ise en küçük oğula kalırdı.Türklerde tek eşlilik yaygındı.Kadın hürdü ve Türk topluluğunda saygı görürdü.Ata biner,ok atar,hatta güreş tutarlardı.Namus ve iffetine düşkün olan Türk kadınının savaşta düşman eline geçmesi büyük zillet sayılırdı.
URUG
Bu ifade soy,sop manasına gelmektedir.
BOY
Aileler veya soy'lar bir araya geldiği zaman boy teşkil ediyordu.Başında Bey bulunurdu.Bey'in görevi boydaki iç dayanışmayı muhafaza etmek,hak ve adaleti korumak ve düzenlemekti.Boy Bey'leri cesareti,mali kudreti ve doğruluğu ile tanınmış kişiler arasından seçilirdi.Aile ve soyların temsilcileri,seçici heyeti meydana getirirdi.Bu heyet,eski Türk Devletlerinde mevcut meclislerin küçük çaptaki ilk tipidir.
BODUN
Boylar birliğine "BODUN" denmekteydi.Başında "HAN" bulunuyordu.
Bodunlar Boylar arasındaki sıkı işbirliğinin meydana getirdiği siyasi topluluklardır.
DEVLET (İL)
Eski Türklerde siyasi teşkilatlanmanın en üst kademesini "İL" meydana getiriyordu.
Bodun'lar ve Boy'ların merkezden idare edilmesi sayesinde İl'de birleşmiş olan halk,"töre" denilen ortak idari ve hukuki düzenle yönetilirdi.Demek ki Türk"il"i yurdu koruyan,milleti huzur ve barış içinde yaşatan bir siyasi kuruluştur.
Türk ilinin özellikleri şöyle özetlenebilir:
1-İSTİKLAL
Bu konuda Asya Hun Devlet meclisindeki şu konuşma (Çin yıllıklarından alıntıdır)Türklerin bağımsızlık hakkındaki bütün görüşünü kısaca özetler:
"İstiklale karşı hayranlık duymak ve bağımlı olmayı yüz kızartıcı saymak bizim geleneğimizdir.Atalarımızdan toprakla beraber devr aldığımız devletimizi;Çin ile uzlaşmak pahasına feda edemeyiz.Mücadele edecek savaşçılarımız mevcut iken devletimizi korumalıyız".(Çiçi'nin konuşması M.Ö.58)
2-ÜLKE
Yine bu madde şu güzel örnekle açıklanabilir:
Asya Hun Tanhu'su Motun,komşu Tung-Hu'ların vergi olarak at ve kadın istemelerine fazla itiraz etmemişti.Fakat devlet arazisi isteğiyle karşılaştığı zaman ,devlet meclisinde,toprağın devlete temel olduğunu ,kendisinin kimseye arazisini terk et demeye yetkisinin bulunmadığını söylemişti.(MÖ.209)
3-HALK
Halk deyiminin eski Türkçe karşılığı "KÜN" idi.
Özel mülkiyet kişi haklarının ve hürriyetin teminatıdır.İnsan şahsi mülke sahip olup onu istediği gibi kullanabilir.
4-TÖRE
Türk devletinde halkın hak ve hürriyetini istemesi tabii idi.Halkın bu isteği,törenin uygulanması ile karşılanıyordu.Töre,eski Türk hayatını düzenleyen hukuki kaidelerin bütünüydü.
HÜKÜMRANLIK
Hükümranlığın meşruluğu çok çeşitli şekillerde görülür.Bunlar arasında başlıca üç tip tespit edilmiştir.
1-Gelenekçi Hakimiyet
2-Karizmatik Hakimiyet
3-Kanuni hakimiyet
Eski Türk hükümranlık anlayışı "KARİZMATİK" tipte görünmektedir.Yani Türk hükümdarına idare etme hakkının Allah tarafından verildiği kabul edilir.
KUT
Türk Hükümdarı Tanrı tarafından KUT ve ÜLÜG (kısmet) ile donatıldığı için işbaşına gelebilmekteydi.Eski Türk devletinde siyasi iktidar kavramı "KUT" deyimi ile ifade ediliyordu.
MECLİSLER
Türk devletlerinde daimi bir Devlet meclisi bulunurdu.Bu meclis gerektiği zaman Hakan'ın vermiş olduğu emirleri iptal edebilir ve gerektiği zaman da Devletin devamı için kararlar alabilirdi.Meclis Hakan'a emir dahi verebilirdi.
İKTİSADİ HAYAT
BESLENME
Bozkırlı Türklerin başlıca gıda maddesi et idi.En çok at ve koyun eti yenirdi.Et üretimi çok olduğu için,bunların konserve olarak muhafazası gerekirdi.Türkler konserve et yapmayı öğrenmişlerdi.En ünlü Türk içkisi kısrak sütünün mayalanmasından elde ettikleri "KIMIZ"'dı.Ayrıca buğday ve darıdan bir cins içki yapılıyordu.Oğuzlar bozayı severlerdi.
Sebzeye fazla ilgi duymazlardı.Sütlü darı,peynir,yoğurt bozkır yiyecekleriydi.Uygur'lar Türkistan'da üzüm yetiştirip şarap üretiyorlardı.
GİYİM
Giyim eşyası deri ve yünden yapılırdı.Eski Türkler bez dokurlar,giyecek için kendir üretirlerdi.Bütün giysilerinde kopça yerine düğme kullanırlardı.
Ayağa çizme,başa börk giyilirdi.Türk erkekleri sakalını tıraş eder fakat saçlarını uzun bırakırlardı.Bıyık bırakmakta adettendi.
DEMİR
Bozkırlı Türkler dünyanın en büyük Devletlerini kurmuşlardı.Bunun için büyük ölçüde ve çağına göre daima yüksek bir savaş sanayine ihtiyaç duymuşlardır.Demir sayesinde bu üstün sanayi kurulmuştu.Demir çağının başlangıcı bu madenden bol miktarda alet ve silah yapımı iledir.Bu imkan Altaylar ve Yenisey nehrinin kaynak bölgelerinde mevcuttu.Altaylılar çok eskiden beri usta demirciler olarak tanınmışlardır.Orta Asya'da demir işleyiciliğinin başlangıcı 4 bin yıl öncesine rastlamaktadır.
ŞEHİR
Eski Türkler,yazın zaruri olarak yaylalarda otururlardı.Kışın barınma için evler inşa ederlerdi.Evler daha ziyade kerpiç ve ahşaptan mamuldüler.Taş pek az kullanılırdı.
Türkler duvarlarla çevrili mahallerden pek hoşlanmadıkları için bu türden kurdukları yerler çok azdır.Genellikle dağınık halde yaşarlardı.
TİCARET
Türk Devletleri komşu devletlere canlı hayvan,kösele,deri,kürk ve hayvani gıdalar satarlardı.Bunun karşılığı olarak hububat,ve giyim eşyası satın alırlardı.Türklerle komşuları arasında şiddetli rekabete yol açan büyük kazanç vasıtalarından biri de İpek Yolu idi.Bu yol Çin'den Akdeniz kıyılarına kadar uzanıyordu.Bu yolun geçit yeri olan İç Asya bölgesi 1000 yıl boyunca Çin ve Türk siyasetlerinin ana hedefi olmuştur.
TARIM
Oğur Türkleri çiftçilikle uğraşmışlardır.Doğu Türkleri de elverişli bölgeler az da olsa,tarımla meşgul olmuşlardır.Özellikle Göktürkler'de her ailenin ekip,biçtiği arazisi vardı.Ama genel olarak bakıldığı zaman Türkler ziraatla pek fazla uğraşmamıştır.
MALİYE
Bozkır devletinin ekonomisi,mağlup ve bağlı devletlerden almış oldukları yıllık vergiler ve hediyeler,ayrıca halktan toplanan vergilere dayanıyordu.Asya Hun imp.da bu işle ilgilenen hususi memurlar vardı.Ayrıca işlek ticaret yollarından sağlanan gümrük vergileri de mevcuttu.Üretilen altın,gümüş,demir,kurşun,bakır gibi madenlerde satılarak devletin maliyesine aktarılırdı.Eski Türkler para olarak daha çok üzeri resmi damgalı ipek parçası kullanmışlardır.
ESKİ TÜRKLERDE EDEBİYAT VE SANAT
Türk destanları bozkır hayatının sonsuz mücadelelerle dolu hatıralarını taşımaktadır.Bu edebiyat nevi'nde kurt'tan türeme,gökten inme,ışık olma ,"Kutlu Dağ" vb. efsaneleri Türk halkının yaşadığı acılarını ve özlemlerini dile getiren motifler taşırlar.
Türk efsanelerinde "kurt" merkezi bir rol oynamaktadır.Türk kültüründeki kurt ile ilgili destan ve efsaneler Hun'larla başlar.Göktürk Hükümdar sülalesinin atasının bir dişi kurt olduğu inancı 6-7.yy.larda Türk halk çevresinde çok yaygındı.Bu durumlardan dolayı Göktürkler bayraklarında ve pek çok sancaklarında bu kurt başı motifini sıkça kullanmışlardır.
Uygur Türk'lerinden yayılan bir başka efsane ise "Kutlu Dağ" efsanesidir.İnanışa göre O zamana dek Uygur'ların elinde olan bir taş parçasının Çin'liler tarafından ele geçirilmesi sonucu felaket yıllar başlamış ve bu olaylar kuraklık,açlık,ölümler zinciriyle devam etmiştir.
En büyük ve eski destan "Oğuz Kağan" destanıdır.Bu destanda eski Türk devlet gelenekleri ve sosyal davranışları yansıtılmıştır.Destan içerisinde Bozkurt,semavi ışık ve geyik bir araya getirilmiştir.
Gökten bir ışık demeti içinde inen kızla evlenen Oğuz,gün ışığından meydana gelen Bozkurt öncülüğünde dünya fütuhatına çıkmıştır.Eski Türk destanlarından biriside "Alp-Er-Tunga Destanı"dır.Bu Türk liderinin adı ve hatırası Türkler arasında asırlarca yaşamış,Göktürk'ler ve Uygur'lar adına törenler tertip etmişlerdir.Türklerin hayatını anlatan bir başka destan ise "Manas" destanıdır.Eski Oğuz destanlarından bir parça kabul edilen "Dede Korkut" kitabı da Bozkır Türk topluluğunun örf ve geleneklerine aks ettirilmektedir.
Başlıcaları bunlar olan destanlar ve efsaneler,eski Türklerde canlı bir halk edebiyatının varlığını göstermektedir.Örnek olarak Attila için yazılan ve bize Latince tercümesi gelen,ünlü Mersiye zikredilebilir.
YAZI
Kendilerine ait yazıları olduğu bilinen ilk Türk topluluğu Göktürk'lerdir.Daha önceki çağlarda da Türklerin yazıları vardı.Çünkü yazının icadına yol açan sebeplerden birisi devlet idaresiydi.Çok geniş sahalara yayılmış Türk imp.larını yazı olmadan idare etmek imkansızdı.
Ak-Hunların yazıları Göktürklerinki gibiydi.Oğur boyları kendi yazılarını kullanıyorlardı.Hun katipleri kendi dillerinde yazdıkları metinleri Attila'ya okuyorlardı.Avrupa Hun'ları yazılarını Asya'dan beraberlerinde getirmişlerdir.Orhun-Türk yazısının milattan önceki çağlardan kalma örnekleri son yıllarda Tanrı Dağlarındaki kazılarda bulunmuştur.Bunlara göre Türk yazısının tarihi MÖ..5.yy.la kadar çıkmaktadır.
Orhun alfabesi Bulgar'lar,Hazar'lar,Peçenek'ler,Macar'lar tarafından da,bazı küçük farklarla kullanılmış,böylelikle Uzak Doğu'dan Orta Avrupa'ya kadar uzanan sahada ortak bir yazı haline gelmiştir.
SANAT
Bozkır sanatı hayat şartlarına uygun olarak,"hayvan üslubu" şeklinde gelişmiştir.Hayvanların birbirleri ile olan mücadelelerini gösteren motifler ön plandadır.Bunlar kemer tokaları,kılıç,hançer kabzası,süs eşyası,koşum takımı gibi taşınabilir malzeme üzerine işlenmiştir.1960 lı yıllarda Orhun'da yapılan bir kazıda Kül-Tegin'in çok güzel yontulmuş mermer büstü ortaya çıkarılmıştır.Bu sanat eseri Türk çehresinin saf biçimini göstermektedir.Bozkır Türklerinde renkli taş ve gümüş kakmacılık,kuyumculuk halı ve kilim dokumacılığı,gergef işçiliği,otağcılık sanatları çok ilerdeydi.
Eski Türk topluluk hayatında müziğin önemli bir yeri vardı.Attila Burgond kralına bir Hun orkestrası göndermişti.Çin kaynakları 28 çeşit Hun halk türküsünden bahseder.Ayrıca askeri mızıka yaygındı.Göktürk,Uygur bandolarında ,davul başta olmak üzere,çeşitli çalgılar mevcuttu.
Türk müzik aletleri içinde "Kopuz" Bozkır Türk folklorunda çok önemli bir yer tutardı.
ZAMAN HESAPLARI
Eski Türklerin zaman hesabı da Bozkır kültürü taşımaktadır.Yılların adları hayvan adları ile belirtiliyordu.(Koyun yılı,pars yılı,yılan,sığır yılları gibi.)Eski Türk takvimi 12 yıllık devreler esasına dayanıyordu.Bir yılda 12 ay vardı.Bir ay yine 12 kısma ayrılıyor ve her kısma "Çağ" deniliyordu.Yıl 365 gün 5 saatten biraz fazla hesaplanmıştı.Günün başlangıcı gece yarısı idi.Yılbaşı Ocak veya Şubat aylarına rastlardı.